İnce, kıtır kabuğu, yumuşak dokusu ve tereyağının kattığı büyük bir lezzetle Fransız mutfağının güzelliklerinden birisi. Hem kek hem kurabiye de denilebilir. Fransızların en bilinen ve sevilen, çok eski geleneksel lezzetlerinden bir tanesi. Çay veya kahveye batırarak yenmesi makbuldür ve onlarca çeşidi yapılabilir, çikolatalıdan limonluya kadar. Ben ilk seferimi sadesi ile yapmak; en klasiğini tatmak ve tattırmak istedim.
Bu mini kekler üç yüz yıla yakın bir geçmişe sahip. Bir rivayete göre Kral Louis XV, 1755 yılında Şato Commercy’de ilk kez bu kekleri tadıyor ve keklerin yaratıcısı, kayınpederinin aşçısı Madeleine Paulmier’in ismini veriyor. O günden itibaren de ismi bu şekilde tüm dünyada yer ediyor.
Edebiyat dünyasının en meşhur kekleri. Marcel Proust ile anılan, tatlı midye kabukları. Proust’un kırılgan dünyasında müthiş bir yer kaplıyor Madeleine. Çocukluğunda halasının ona çaya batırarak yedirdiği zamanlarda başlıyor aşkı.. Sonrasında yetişkinliğinde bir gün bu kurabiyelerden bir parça tadıyor ve bütün o yaşadığı köy, bahçe, çocukluğu çay fincanından çıkıp odaya, mutluluk duygusu ise ruhuna doluyor.. “Kayıp Zamanın İzinde” adlı romanında bir fincan çaya batırılan bir Madeleine ile derin bir nostaljiye dalıyor. Tıpkı bizi de bazen alıp geçmişe, çok tanıdık ama bir o kadar uzak bir ana götüren kokular, yüzler, hisler, sesler gibi.. Tatların anılarımızla gizli bir bağı var. ♥
Bu edebi keklerin dokusu fırından çıktıktan sonra ilk 15 dakika muazzam oluyor. Yumuşacık, süngerimsi bir kek gibi. Sonrasında ise soğuyup bekledikçe kurabiyemsi bir kıvama bırakıyor kendisini. Dolayısıyla eğer ki bugüne dek Madeleine kek denediyseniz ve o her daim yumuşacık kalmış bir tarif oldu ise; orjinali değildir. :) Malzemeleri çırp karıştır kalıplara doldur pişir kadar basit değil bu tarif bu defa. Neticede edebiyatla da ilişkisi büyük olduğu için biraz fazladan emeği ziyadesiyle hak ediyor. :) Orjinali midye kabukları kalıbı ile yapılsa da elbette mekik veya hiç olmadı muffin kalıplarıyla da yapabilirsiniz.
Tarifi için hem 50’li yıllardan kalma Alafranga Tatlılar kitabımın Madlen tarifine göz gezdirdim, hem başka bir Fransız kitabımdaki orjinal tarife. Alafranga kitaptaki tarifte kabartma tozu yoktu ve yumurtalar ayrı ayrı kabartılıp hamura ekleniyordu onun haricinde ise pek fark yoktu. Ben sanırım burda çok güvendiğim Fransız tarife bağımlı kalmayı tercih ettim fakat o sayfaların eski kokusunu içime çeke çeke pişirmek bile yetti geçmişte bir zamana gitmeye..
Bir tarifte hem keki hem kurabiyeyi yaşamak herkese nasip olmaz, bence çok özel ve denenmesi gereken lezzetlerden bir tanesi. Ve sanırım şuan en iyi fikir “Boulevard de la Madeleine” şarkısı eşliğinde mutfağa girip Madeleine pişirmek, ardından da kahvenize batırarak elinizde bir Proust kitabı eşliğinde tadına varmak.. :) Keyifle olsun!
David Lebovitz’in “My Paris Kitchen” kitabından adapte edilmiştir.
Bon Appétit!
Bu mini kekler üç yüz yıla yakın bir geçmişe sahip. Bir rivayete göre Kral Louis XV, 1755 yılında Şato Commercy’de ilk kez bu kekleri tadıyor ve keklerin yaratıcısı, kayınpederinin aşçısı Madeleine Paulmier’in ismini veriyor. O günden itibaren de ismi bu şekilde tüm dünyada yer ediyor.
Edebiyat dünyasının en meşhur kekleri. Marcel Proust ile anılan, tatlı midye kabukları. Proust’un kırılgan dünyasında müthiş bir yer kaplıyor Madeleine. Çocukluğunda halasının ona çaya batırarak yedirdiği zamanlarda başlıyor aşkı.. Sonrasında yetişkinliğinde bir gün bu kurabiyelerden bir parça tadıyor ve bütün o yaşadığı köy, bahçe, çocukluğu çay fincanından çıkıp odaya, mutluluk duygusu ise ruhuna doluyor.. “Kayıp Zamanın İzinde” adlı romanında bir fincan çaya batırılan bir Madeleine ile derin bir nostaljiye dalıyor. Tıpkı bizi de bazen alıp geçmişe, çok tanıdık ama bir o kadar uzak bir ana götüren kokular, yüzler, hisler, sesler gibi.. Tatların anılarımızla gizli bir bağı var. ♥
Bu edebi keklerin dokusu fırından çıktıktan sonra ilk 15 dakika muazzam oluyor. Yumuşacık, süngerimsi bir kek gibi. Sonrasında ise soğuyup bekledikçe kurabiyemsi bir kıvama bırakıyor kendisini. Dolayısıyla eğer ki bugüne dek Madeleine kek denediyseniz ve o her daim yumuşacık kalmış bir tarif oldu ise; orjinali değildir. :) Malzemeleri çırp karıştır kalıplara doldur pişir kadar basit değil bu tarif bu defa. Neticede edebiyatla da ilişkisi büyük olduğu için biraz fazladan emeği ziyadesiyle hak ediyor. :) Orjinali midye kabukları kalıbı ile yapılsa da elbette mekik veya hiç olmadı muffin kalıplarıyla da yapabilirsiniz.
Tarifi için hem 50’li yıllardan kalma Alafranga Tatlılar kitabımın Madlen tarifine göz gezdirdim, hem başka bir Fransız kitabımdaki orjinal tarife. Alafranga kitaptaki tarifte kabartma tozu yoktu ve yumurtalar ayrı ayrı kabartılıp hamura ekleniyordu onun haricinde ise pek fark yoktu. Ben sanırım burda çok güvendiğim Fransız tarife bağımlı kalmayı tercih ettim fakat o sayfaların eski kokusunu içime çeke çeke pişirmek bile yetti geçmişte bir zamana gitmeye..
Bir tarifte hem keki hem kurabiyeyi yaşamak herkese nasip olmaz, bence çok özel ve denenmesi gereken lezzetlerden bir tanesi. Ve sanırım şuan en iyi fikir “Boulevard de la Madeleine” şarkısı eşliğinde mutfağa girip Madeleine pişirmek, ardından da kahvenize batırarak elinizde bir Proust kitabı eşliğinde tadına varmak.. :) Keyifle olsun!
Madeleines
David Lebovitz’in “My Paris Kitchen” kitabından adapte edilmiştir.
Malzemeler
- 2 adet büyük boy yumurta (oda sıcaklığında)
- 100 gr (1/2 su bardağı) toz şeker
- 140 gr (1 su bardağı) un
- 1 buçuk tatlı kaşığı kabartma tozu
- 1/2 çay kaşığı tuz
- 1/2 tatı kaşığı vanilya özütü (veya aroması veya tozu)
- 120 gr (8 yemek kaşığı) tereyağ (oda sıcaklığında yumuşamış)
- 1 yemek kaşığı bal
Yapılışı
- Yumurtaları bir çırpma kabına koyun ve milserin orta-yüksek ayarında çırpmaya başlayın.
- Bir yandan çırparken azar azar toz şekeri ilave edin. Tüm şekeri ilave ettikten sonra mikserin hızını yüksek ayara çıkartın ve 3-5 dakika hacmi iki katına ulaşana dek çırpın.
- Mikseri durdurun, içine un, kabartma tozu ve tuzu eleyerek ekleyin. Vanilyayı da ekleyin ve spatula ile aşağıdan yukarıya katlama hareketleriyle karışıma yedirin. Hamur haline gelince tepesini streç filmle örtün ve en az yarım saat (en fazla 1 saat) oda sıcaklığında bekletin.
- O esnada tereyağını bir tavada eritin. İçine balı ekleyin ve 1 dakika boyunca kısık ateşte karıştırın. Ateşten alın ve ılınmasını bekleyin.
- Yarım saatin sonunda ballı tereyağını hamura ekleyin, yedirene dek spatula ile karıştırın. (çırpma teli de kullanabilirsiniz, hemen birbirleriyle karışmayabilirler sabırlı olun) Tepesini tekrar bir streç filmle kapatın ve yarım saat daha oda sıcaklığında bekletin.
- O esnada fırınınızı 200 derecede ısıtmaya başlayın. Madlen kalıbınızı oda sıcaklığında yumuşamış biraz tereyağ ile yağlayın. (Başka kalıp da kullanabilirsiniz)
- Hamuru bir sıkma torbasına koyun ve kalıbınızın bölmelerinin 3/4 ünü dolduracak şekilde içine sıkın. (Sıkma torbanız yoksa yemek kaşığı ile de hamuru bölüştürebilirsiniz)
- Benim kalıbım 9’lu olduğu için fırında her pişirmeden sonra içinden kekleri çıkartıp yeniden yağlayıp hamur doldurup pişirdim. Yaklaşık 16-20 adet mini kek çıkıyor.
- 8-10 dakika pişirin ve fırından çıkartın. Yaklaşık 10-15 dakika ılındıktan sonra kalıplarından çıkartıp servis edebilirsiniz.
- Pudra şekeri serpiştirebilir, erimiş çikolataya batırabilir veya çırpılmış krema ile servis edebilirsiniz.
- Pişirdiğinizin ertesi günlerinde çaya veya kahveye batırarak yenmesi tavsiye ediliyor. :)
Bon Appétit!